Geçtiğimiz günlerde ayaküstü sohbet ederken konu bir şekilde
trafik kazalarına geldi. Önceki yıllara nazaran daha az kaza olduğuna ve kazalarda daha az kayıp verildiğine dair bir kanı hakimdi aramızda.
Şöyle bir hafızamızı yokladığımızda son zamanlarda daha az kaza haberi duyduğumuzu fark ettik. Gerçekten kazalar azaldı mı yoksa gündeme getirilmeyecek kadar sıradanlaştı mı ben emin olamadım.
Duble yolların, eski tek şeritli yollar düşünüldüğünde
şehirler arası yolculuğu rahat ve güvenli hale getirdiğini hepimiz biliyoruz. Araçlarda kazaları engelleyebilecek veya hasarı en aza indirebilecek
teknolojilerin yaygınlaştığını da görüyoruz.
Büyüklerin tabiriyle
araçlar artık daha yiğit.
Yollar daha güvenli (Avrupa standartlarında).
Denetimler daha sıkı. Bu durumda kazaların azaldığı ihtimali mantıklı görünüyor.
Ancak her nimetin bir de külfeti olur. Daha fazla
güven veren araçlar ve yollar daha fazla
risk almayı kolaylaştırıyor olabilir.
Daha fazla hız, daha fazla manevra, daha cesur rota belirleme vs. eğilimi ortaya çıkabilir.
Mevcut durum düşünüldüğünde
Trafikteki
araç sayısının hızla artması, İstanbul gibi büyük şehirlerde
keşmekeşe yol açıyor. Ehliyet kurslarındaki
eğitimle bu trafiğe hemen çıkmak çok tehlikeli. Trafiğe kapalı alanlarda veya akşam geç saatlerde sokaklar boşken pratik yapmak faydalı olacaktır.
Acemi sürücülerin yanı sıra bir de sözüm ona usta sürücüler var:
Makas atan, tampon takibi yapan, emniyet şeridinde son surat giden, ambulansların peşine takılıp -hak hukuk dinlemeden- ambulansa yol veren sürücüleri tehlikeye atan, ışıkları ciddiye almayan, sol şeridi kapatıp arkadan gelenleri sağından sollamaya zorlayan, sol şeritte son suret gelip önündeki aracın dibinde biten, önündekine zaman tanımayarak selektör-yakın mesafe tacizinde bulunan çok bilmişler bunlar.
Bu durumda bilinen tek şey, aptalca riskler alarak insanların hayatlarını tehlikeye attıkları. Yoksa ne kendilerinin ne de çevredekilerin milisaniyeler içerisinde olacaklara müdahale edebilecek güçleri yok. Bilenler bilir;
Gitmek değil gerektiğinde durabilmektir önemli olan. Atladıkları bir şey var;
Hakim olabilecekleri kesin bile olmayan tek şey kendileri, karşıdakinin nasıl bir manevra yapacağı ise meçhul. Bütün bunlar bir yana, bilerek ve isteyerek çarpan bile mevcut bu memlekette.
Her gün bir kaza görüyorum. Televizyonda değil, yolda, gerçekten. Herkes merakla izliyor. İzleyenler yüzünden trafik sıkışıyor.
Fakat kaza yerini iki metre geçince hiç bir ders çıkarmadan aynı alışkanlıklara devam ediliyor.
Gerçekten kazalar azaldı mı? Can kayıpları düştü mü? Yoksa bunlar sıradanlaştı mı? Bu cevapları sayılar verebilir. Hadi! hep birlikte inceleyelim.
Gerçek verilere bakalım
Verileri
http://www.tuik.gov.tr/ adresinden temin ettim. Sizler çeşitli konulardaki istatistiklere bu siteden erişebilirsiniz.
İşte 2002 ile 2014 yılları arasında trafiğe çıkan araç ve trafik kazalarındaki hasar/kayıp durumları :
Resmi tıklayarak büyütebilirsiniz.
Büyük resme baktığımızda bazı şeylerin iyiye, bazı şeylerin ise kötüye gittiğini görebiliyoruz.
Öncelikle sağ üst köşedeki sayılara odaklanalım.
2002-2014 yılları arasında yaklaşık
12 milyon kaza olmuş. Bu kazalardan
10 milyonu maddi hasarla,
1.5 milyonu ölüm ve yaralanma ile sonuçlanmış. 10 yılın bilançosu göz önünde bulundurulduğunda araba alacakların kazasız araba vaatlerine kanmamaları gerektiği aşikar.
10 yıl içerisinde yapılan bu kazalarda
2.5 milyon yaralı,
54 bin ölü kayıtlara geçmiş. Bu insanlar belki bir gün yanımızdan geçip gitmişti, belki her gün konuştuğumuz kişilerdi, belki de aynı kandandık. Ama artık aramızda değiller veya yaşam kaliteleri hiç bir zaman eskisi gibi olmayacak.
Sonuçlara biraz daha yakından bakalım:
Her yıl
1 milyon civarı araç trafiğe dahil oluyor.
2002 yılında
8.5 milyon araç sayısı on yıl sonra yani
2014'te
19 milyona çıkıyor. Bu araçların büyük çoğunluğu İstanbul'da yer almakta. Tatillerde fark etmişsinizdir; 34 plakalı araçlar her yerde!
Araç sayısı arttıkça kaza sayısı da artıyor doğal olarak. Buradaki ilişkiyi sayılardan değil de oranlardan incelemek çok daha anlamlı olacak.
Maddi hasarlı kazaların, trafikteki araçlara oranı şöyle:
Grafikten de anlaşılacağı üzere daha fazla araba daha fazla kazaya sebep olmuş. Ancak dikkat ederseniz
maddi hasarlı kazalar son yıllarda azalmış. Acaba bu güzel haber mi? Devamına bir göz atalım.
Yaralanmalı ve ölümlü kazaların, trafikteki araçlara oranı şu şekilde:
Bu grafiği incelediğimizde maddi hasarlı kazalar son yıllarda oransal olarak azalmışken,
ölümlü ve yaralanmalı kazaların oranı artmış. Bir üstteki grafikteki haber hiçte iyi değilmiş. İşte istatistik!
Başka bir grafiğe bakalım. Bu sefer sadece kazalara odaklanalım.
Maddi hasarlı kazalar ile ölümlü ve yaralanmalı kazaların değişimini birlikte inceleyelim.
Sonuçlar şu şekilde görünüyor:
Bu grafik tüm kazaları ve kaza çeşitlerindeki değişimi birlikte görmek için iyiydi, fakat farkındalığı arttırmak için tek başına yeterli değildi. Hadi! şu kazalara biraz daha yakından bakalım ve oranlara odaklanalım.
Ölüm ve yaralanma ile sonuçlanan kazaların, tüm kazalara oranını inceleyelim:
2009, 2010 ve 2011 yıllarında kazalarda
ölüm oranları bir hayli düşmüş. Sanırım bu dönemde kazalar düşük hızlarda gerçekleşmiş. Şehir içinde veya yolların yeni yapıldığı dönemlerde şehirler arasında gerçekleşmiş olabilir. Sadece bir tahmin. Ama gerçek olan bir şey var ki, o da bu yıllardan önce ve sonra kazalardaki ölüm ve yaralanma oranı daha yüksekmiş.
Şimdi sadece tüm kazalardaki ölüm oranlarına odaklanalım:
Grafikte sevindirici haberler var.
Son yıllarda kazalardaki ölüm oranı azalmış. Bu konudaki kanımız kısmen doğruymuş.
Bir de son olarak ölümlü ve yaralanmalı kazalara bakalım. Bu tür kazalardaki ölüm ve yaralanma vak'alarında yıllara göre nasıl bir değişim söz konusu acaba?
Kazalardaki ölümler son yıllarda sayıca azalmış. Trafikteki araç sayısındaki artış göz önünde bulundurulduğunda sonuçların iyiye gittiği kabul edilebilir.
Yaralanmalı sayılarda ise artış devam ediyor.
Ölümleri azaltmak için alınan tedbirlerin işe yaradığını söyleyebiliriz. Acemi ve duyarsız sürücülerin sebep olduğu kazalar can yakmaya devam edeceğe benziyor. Kazalar günümüz şartlarında kolay kolay sonlanacak gibi görünmüyor. İnsan tek başına en büyük kaza tetikleyicisi olduğu sürece bu böyle devam eder. Belki yıllar sonra insanın devrede olmadığı daha güvenli ulaşım sistemleri ile kazalar son bulur. İnşallah ölümlü kazaların son bulduğu, yaralıların hayatlarına kaldığı yerden devam ettiği bir trafik ekosistemine yakın zamanda kavuşuruz.
Araçlar hayatımızın bir parçası. Kazasız belasız bir sürüş için
sadece kendi hatalarınızı gidermeniz yetmeyecektir. Başkalarının da hatalarını savuşturabilecek şekilde bir sürüş alışkanlığı geliştirmeniz gerekecektir. Bu sürüş tarzına
"Defansif Sürüş" denir. Bu konuya göz atmak isterseniz şuradan başlayabilirsiniz:
http://www.uzmantv.com/defansif-surus-teknikleri-nelerdir
Defansif sürüş teknikleri eğitimleri veren çeşitli kurslar da mevcut. Belki bunlardan yararlanmak isteyebilirsiniz.
Kasasız ve keyifli sürüşler temennisiyle...
Not: Merak edenler için söyleyelim; raporları Power BI'da hazırladım. www.powerbi.com adresinden ürün hakkındaki bilgilere erişebilirsiniz.
Power BI Portal üzerinde raporu incelemek isterseniz :